yıllar sonra ilk kez saramago okuyorum. bir zamanlar favori yazarımdı, canım saramago. ironisini, upuzun cümlelerini, başı sonu belli olmadan insanı sürükleyen akışını özlemişim. daha önce bir kez gospel according to jesus christ'a başlamaya yeltenmiş, fakat nedense ilk sayfalardan sonra devam edememiştim. bu kez öyle olmadı: başlangıçtaki tablo tasvirleri hızla beni içine çekti ve kendimi keyifli bir okuma akışının içinde buldum.
kitabın konusu adından da çok belli oluyor: isa'nın hayatının yeni bir anlatısı. elbette söz konusu saramago olunca din eleştirileri kitabın her yerine sinmiş durumda.
bu eleştirilerden beni en çok etkileyen, şiddetle ilgili kısımlar oldu. özellikle de hayvanlara olan şiddet ve kurbanın eleştirisi çok yoğun bir şekild yapılmış. lisede saraamago okuduğum günlerden beri fikirlerim, etik yargılarım çok değişmiş durumda, özellikle de hayvanlarla ilgili olarak. "türcülük" kavramıyla tanışageldiğimden beri ilk kez saramago okuyorum sanırım. o kısımları yeni bir gözle gördüm. kitabın beni en çok etkileyen yanı bu tür sonradan evrimleşmiş, günümüz insanının aklına hitap eden etik kuramları o dönemin bağlamına yerleştirmesi oldu. joseph'in "neden başkalarının çocuklarının ölmesine izin vermedim?" diye düştüğü ahlaki ikilem de bunun bir benzer. elbette cinsiyete yönelik eleştiriler de mevcut, saramago sıklıkla ataerkil gelenekleri iğneliyor.
tüm bunların yanında adamın tatlılığını, naifliğini, iyimserliğini sayfaların ardından hissedebiliyorsunuz. en acayip konularda yazarken bile öyle. bu. yazarın en çok bu yanını seviyorum sanırım. insanlara inanıyor; en acayip, en vahşi hallere düştüklerinde bile inanıyor.
kitap hakkında söyleyebileceğim başka bir şey yok. en sevdiğim, en ufuk açıcı saramago kitaplarından biri olduğunu söyleyemem, ama akıcılık bakımından en iyileri arasındaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder