fırtına tanrıçası
dinle duamı
dindir içimdeki azgın rüzgarı
fokur fokur kaynıyor kanım
denizin dipsiz dalgalarıyla
birbirine giriyor dalga ve yağmur
göğsüm gürlüyor çağıltısıyla
ağzımdan şimşekler çıkartmak istiyorum
kara uzayın boşluklarına
ellerim karanlığı yarsın
haykırayım yokluğun avlularına
ateş ve kan kusayım yedi gün yedi gece
su ve ateş buluşsun cızırdayan bedenimde
zıtlıklara hükmedip bir simyacı olayım
evren itaat etsin ruhumun iradesine
ben ki parmaklarımdan ateşler çıkartmıştım
yoklukta varlık bulup dağılanı onarmıştım
çölde su, suda ışık, gökte yağmur yaratıp
evrenin boşluğunu desenlerle donatmıştım
neydi benim kudretim, aniden ortaya çıkan?
nerede kaybettim onu
neydi cinsi, adı, tadı
tenimi okşayan ısısı
göğsüme vuran neşesi
güzel bir şeydi güç parmaklarımın ucunda
muktedirdim ben, anlayandım
neydi o deli güveni, aniden içimde yeşeren?
ne vakit kaybettim onu,
-neden, neden, neden, neden-
şimdi havayı kokluyorum
onu yine duyayım diye
cızırtılı yanık kokusu
saçımın havaya dikilişi
kol tüylerim diken diken
bir kelimeyi unutmuş gibi kötü bir tat var ağzımda
gözümü sımsıkı yumup onu görmeyi bekliyorum
o bir anlık parıltı
asla tutunamadığım
gökleri gürleten şimşeğin
sahipsiz parıltısı
yardım et bana fırtına tanrıçası
duy sesimi ve yakarımı
açmak istiyorum yeniden
gözümü en çılgın manzaralara
koşmak istiyorum doyasıya
benden giden her ne varsa
hepsini geri istiyorum
kaybımı geri ver bana
ben yaşamak istiyorum.